Yaşam

Türkiye'de çocuklar dışarıda oyun oynayabiliyor mu?

Uluslararası kuruluşlar, bilim insanları ve öğretmenler hemfikir: Çocuklar dışarıda oynamalı! Öyle ki Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların oyun hakkını güvence altına alıyor. Ancak Türkiye'deki tablo buna çok uygun gözükmüyor.

Türkiye'de çocuklar dışarıda oyun oynayabiliyor mu?
07-12-2024 13:05
Getty ImagesYeteri kadar fiziksel aktivite yapmayan çocuklarda obezite yaygınlaşıyor. Türkiye'de her on çocuktan biri obezite riskiyle karşı karşıya.

Uluslararası kuruluşlar, bilim insanları ve öğretmenler hemfikir: Çocuklar dışarıda oynamalı!

Öyle ki Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların oyun hakkını güvence altına alıyor.

Ancak Türkiye'deki tablo buna çok uygun gözükmüyor.

Türkiye'deki 22 milyondan fazla çocuğun yaklaşık yüzde 90'ı kentlerde yaşıyor.

Araştırmalar Türkiye'de 11-17 yaş aralığındaki erkek çocukların yaklaşık yüzde 76'sının, kız çocuklarının ise yüzde 85'inin fiziksel olarak yeterince aktif olmadığına işaret ediyor.

Türkiye'de yeşil alanlara erişimde yaşanan sorunlarla birlikte, çocuk parklarının kalitesi de dışarda oyun oynamayı zorlaştırıyor.

Çocukların dışarıda olma halinin yalnızca parklarla sınırlı olmadığı, kaldırımlardan sokaklara kentlerin çocuklar düşünülerek planlanması gerektiği de belirtiliyor.

Çocukların dışarı çıkmamasında trafik, güvenlik, hava kirliliği ve farklı ebeveyn endişeleri de etkili olabiliyor.

Annelerin çocuklarıyla yalnız çıktıklarında güvende hissetmelerinin çocukların dışarıda geçirdiği süreye katkıda bulunduğu belirtiliyor.

Kentlerde kişi başına ne kadar yeşil alan düşüyor?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına göre Türkiye'de kişi başına düşen ağaçlık yeşil alan miktarı 2024'te ortalama 12,63 metrekare olarak ölçüldü.

Ancak bu miktar, kentten kente ve ilçeden ilçeye büyük ölçüde değişiyor.

Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2022 yılında yaptığı ölçümlere göre İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı ortalama 7,7 metrekare.

Bazı ilçelerde bu alan bir metrekareye kadar düşerken, bazı çok düşük nüfuslu ilçelerde 20 metrekareyi geçebiliyor.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından yapılan bir çalışmada İzmir için bu ortalama 2,2 metrekare olarak ifade ediliyor.

Antalya Büyükşehir Belediyesine göre 2024'te Antalya'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı 8.3 metrekare.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, kişi başına düşen yeşil alan hesaplamalarına aktif ve pasif alanların dahil edildiğini vurguluyor.

Korular, parklar ve mesire alanları gibi doğrudan insanların yararlanabildiği alanlar aktif; yol kenarları, mezarlıklar, bahçeler gibi halkın kullanımına doğrudan açık olmayan alanlar pasif yeşil alan olarak sınıflandırılıyor.

BBCİBB'ye göre İstanbul'da çocuk nüfusunun en yüksek olduğu ilk üç ilçeden biri Bağcılar. İlçedeki oyun parkları harita üzerinde dağınık bir görüntü çiziyor. Bağcılar aynı zamanda Türkiye'nin en büyük dokuzuncu ilçesi.

BBC Türkçe'ye konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nden Doç. Dr. Emrah Yalçınalp, kentlerde yeşil alanların genişlemesinin önemli olduğunu söylüyor.

Ancak büyüklüğün tek başına anlamlı olmadığını, bunun yerine kaliteye odaklanılması gerektiğini savunuyor:

"Ekolojik, ekonomik ve sosyolojik olarak nasıl faydalar sağladığı sorgulanmalı. Mesela yağmur suyunu filtrelemek bugün kentlerdeki sel felaketlerinin önüne geçmekte elzem. Yeşil alanlar bu gibi özellikleriyle de değerlendirilmeli. "

Sonradan düşünülen çocuk parkları bir 'kentsel planlama hatası'

Hızlı kentleşme çocukların dışarıda geçirdiği vakti kısıtlayan başlıca faktörlerden biri.

Uzmanlar bunun, kentlerin yetişkinlere göre tasarlanmış olmasından kaynaklandığını söylüyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Nordic Playground Institute Türkiye'den Derya İyikul, çocukların resme sonradan dahil edilip, güvenlik telleriyle çevrilmiş küçük alanlar bırakma düşüncesiyle hazırlanan oyun parklarını "bir kentsel planlama hatası" olarak gördüklerini belirtiyor.

"Ama olmasalardı bugün her şey çok daha kötü olurdu, o yüzden varlığını hem sorguladığımız hem de oldukları için de şükrettiğimiz bir yerdeyiz" diyor.

İstanbul'da müfettiş olarak oyun parklarını denetleyen İyikul, aynı zamanda yeni oyun alanları tasarlayan mimar ekipleri ve akademisyenlerle birlikte çalışıyor.

İstanbul'da beş bine yakın oyun parkı olduğunu belirten İyikul, her bir semtin kendi başına Avrupa kentleriyle sayıca kıyaslanabilecek seviyede olduğunu belirtiyor.

Bugün çocuk parklarının sayısı açısından İstanbul'un ilçeleriyle "denk olan" Kopenhag'ı örnek veriyor.

İyikul'a göre kentte yeni bir oyun parkı planlandığında öncekilere benzememe koşulunun aranması, hem tasarımcıları daha yaratıcı olmaya itiyor hem de "kopyala yapıştır" modellerin önüne geçiyor.

Uzmanlar Türkiye'de birbirinin neredeyse aynı geleneksel parkların yaygın olduğu konusunda hemfikir.

Kule kaydırak, salıncak ve tahterevalli ağırlıklı oldun parklar geleneksel parklar olarak adlandırılıyor.

İyikul "Bir yerden sonra çocuklar burada sadece sıraya girmeyi öğreniyor çünkü değişmiyor ve dönüşmüyor. Onun yaşadığı maceraya, yeni olanaklar ve fırsatlar tanımıyor" diyor.

Getty ImagesUzmanlar Türkiye'de oyun parklarının birbirinin hemen hemen aynısı olmasının çocukları sınırladığını söylüyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Trabzon Üniversitesi'nde okul öncesi eğitim alanında Doç. Dr. Yasin Öztürk, bu parklarda çoğunlukla plastik ve dayanıksız malzemenin kullanılmasının sık sık bakım ihtiyacını çıkardığını; hızla eskiyen oyuncakların güvensiz görülüp parkın kullanılmamasıyla sonuçlandığını belirtiyor.

Bu parklarla ilgili bir diğer önemli sorun da yedi yaş ve üzeri çocuklara oyun imkanı sağlaması, yani diğer yaş gruplarını dışarıda bırakması.

İyikul, bunların değişmesi için yıllardır çeşitli tasarım modelleri geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor.

Buna petrol esaslı malzemeler yerine kauçuk kullanmak, kum zeminler, su öğeleri koymak, kule kaydırak yerine kumdan tepeler yapıp çocuğun tırmanmasını ve aşağı yuvarlanmasını sağlayacak düzenekler kurmak gibi örnekler veriyor.

'Ailelerin önyargıları da etkili oluyor'

Türkiye'de çocukların dışarıda serbestçe oynaması, kirlenmesi, ıslanması ya da üşümesi gibi durumlar bazı aileleri rahatsız edebiliyor.

Yasin Öztürk, gerek ailelerle ilgili gözlemleri gerek Türkiye'de okul öncesi sınıflarda yaptıkları araştırmaların, çocukların dışarıda oymasına mesafeli yaklaşıldığını doğruladığını söylüyor.

Bu konuda Türkiye ve Batılı ülkeler arasında temel yaklaşım farkları olduğunu vurguluyor.

Getty ImagesLondra'da çocukların oyun oynadığı bir meydan. Uzmanlar, çocukların dışarıda vakit geçirebilecekleri alanların parklarla sınırlı olmaması gerektiğini söylüyor.

Öztürk, Londra, Melbourne ve Trabzon'da okul öncesi öğretmen adaylarıyla yaptıkları bir bilimsel çalışmada öğretmenlerin çocukları dışarı çıkarmanın faydaları konusunda hemfikir göründüklerini söylüyor.

Buna karşın araştırmaya göre, Türkiye'deki öğretmenlere öğrencileri dışarı çıkarıp çıkarmadıkları sorulduğunda bu soruya "hayır" deme olasılıkları daha yüksek.

Bunda ailelerin çocukların düşme, çarpma gibi riskler yaşamasına dair endişelerin etkili olduğunu belirtiyor.

Getty ImagesLondra'da bir park.

Bilimsel çalışmalar çocukların dışarıda risklerle yüzleşmesinin, ufak tefek kaza veya fiziksel zorluklar yaşamasının ileride başarısı için önemli olduğunu gösteriyor.

Öztürk Türkiye'de ailelerin bu konuda bilinçlenmeye ihtiyaç duyduğunu savunuyor.

Derya İyikul, çocuklarıyla dışarı çıkmak için annelerin çevreye güven duyması gerektiğini de vurguluyor.

Oyun alanlarına ulaşımın sadece arabayla olması, yürüyüşün trafik ya da farklı gerekçelerle güvenli görülmemesi sonucunda oyun alanlarının hafta içinde çoğunlukla boş, hafta sonu kalabalık olduğunu söylüyor.

'Çocuğun bağımsızlığı dışarıyla temasla başlar'

Uzmanlar, çocukların oyun kadar dışarıda olma halinin de onlar için önemli olduğunu söylüyor.

Emrah Yalçınalp, Türkiye'nin insan kaynaklarını kullanma konusunda "bir verimlilik sorunu" olduğunu ve bunun temelde "çocukları nitelikli kentlerle buluşturup sahip oldukları potansiyelin ne olduğuyla ilgili bir farkındalık oluşturamamaktan" kaynaklandığını söylüyor.

Yalçınalp bunu şöyle açıklıyor:

"Eğitimin temel fonksiyonu, çocukları uygun koşullarda mümkün olduğunca fazla şeye maruz bırakıp, en verimli ve en mutlu olacakları, yetenekleriyle uyumlu şeyleri seçmelerini sağlamaktır.

"Dışarıda bu seçenek sonsuzdur. Yağmur, rüzgar, kar olur... Çocuk bir yaprak tanesinin havada nasıl süzüldüğünü merak eder, aerodinamik konusunda çok iyi bir uzman olabilir; kuş görüp ornitolog olmaya karar verebilir ya da müzik yapan bir sokak sanatçısını görüp çok iyi bir müzisyen olabilir..."

Derya İyikul da çocukluktan çıkıp yetişkinliğe giden süreçte çocuğun bağımsızlığının dışarıyla temasıyla başladığını kaydediyor.

Bu nedenle büyük kentlerde çocukların mahallelerindeki deneyimlerini çok önemsediklerini vurguluyor.

Bunun için Şişli Belediyesi ile Nisan ayında bir pilot program başlattıklarını anlatıyor.

Bizim Sokak adlı program kapsamında Pazar günleri belli saatler arasında trafiğe kapatılan sokaklarda oyunlar ve atölyeler düzenleniyor, ebeveynler için bekleme alanları oluşturuluyor.

İyikul programla ilgili çok olumlu geri dönüş aldıklarını anlatırken "İlk kez çocuğu sokağa çıkıp oynayan ailelerden, 'çocuğumun dışarıda oyun oynayabileceğini bilmiyordum' diyenler" olduğunu aktarıyor.

Getty ImagesUzmanlar, çocukların olabildiğince fazla deneyimle karşılaşması gerektiğini vurguluyor. Buna yağmur, rüzgar, kar gibi hava olaylarının da dahil olduğunu vurguluyor.

Hem İyikul hem de Yalçınalp, çocuğu dışarı çıkarmanın maliyetlerinin oldukça düşük olduğunu vurguluyor.

Yalçınalp, "Bir çocuğu şekillendirmenin maliyeti bir yetişkinin şekillendirmenin maliyetinden çok daha ucuz" diyor ve daha uzun yaşayacakları için bunun "daha ekonomik" bir yatırım olduğunu savunuyor.

"Nitelikli kent oluşturmadan nitelikli kentli oluşturmak, nitelikli kentli oluşturmadan da ülke için katma değer oluşturmak çok mümkün değil" diye ekliyor.

Dışarıda oyun oynamak neden önemli?

Dünya Sağlık Örgütü, 1-5 yaş arasındaki çocukların günde en az üç saatini fiziksel aktiviteler yaparak geçirmesini önerirken, 5-17 yaş arasındaki çocukların her gün en az bir saat fiziksel aktivitede bulunması gerektiğini söylüyor.

Ancak, Türkiye'nin dahil olmadığı 29 ülkeyi kapsayan yakın tarihli bir incelemeye göre, 3 ila 12 yaş arasındaki çocuklar her gün sadece 60-165 dakika açık havada oyun oynuyor.

Bir çocuk parkı ya da oyun alanından bir kilometrelik mesafenin içinde oturan çocukların diğerlerinden beş kat daha sağlıklı olması bekleniyor.

Araştırmalar çocukların dışarıda aktif olmasının, ilerleyen yaşlarda yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ya da osteoporoz gibi hastalıkları geciktirdiğini gösteriyor.

KTÜ Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nden Doç. Dr. Emrah Yalçınalp, çocukların doğayla temas halinde olduğunda, doğaya aidiyet hislerinin geliştiğini ve ileride doğaya zarar verme riskinin düştüğünü vurguluyor.

Diğer yandan beynin endişe merkezinin frenlenirken hafıza merkezinin de daha rahat büyüyebildiğini belirtiyor.

Getty ImagesUzmanlar çocukların dışarıda sonsuz olasılıkla karşılaştığını ve bunu yeteneklerini geliştirmek için kritik olduğunu söylüyor.

Trabzon Üniversitesi'nden Yasin Öztürk ise okul çağındaki çocukların dışarıda enerjilerilerini attıktan sonra daha iyi konsantre olduklarını ve öğrenmeye daha açık hale geldiklerini vurguluyor.

Çocuklar dışarıda oynarken sosyalleşip, rekabet, çatışma, sıraya girme ve pazarlık etme gibi çok önemli etkileşimleri öğreniyorlar.

Düşük gelirli öğrencilere odaklanan bir bilimsel çalışma, oyun ağırlıklı okul öncesi programlara katılanların çok daha sosyal olduğunu, daha sonraki yaşamlarında işten atılma veya suça bulaşma gibi problemler yaşama olasılıklarının düştüğünü gösteriyor.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER