
Türk sinemasının ünlü oyuncusu Filiz Akın, tedavi gördüğü hastanede cuma günü vefat etti. Akın, sol kulağının üst tarafındaki kanserli doku nedeniyle tedavi görüyordu. Filiz Akın, vasiyeti üzerine dün, sessiz - sedasız bir şekilde Aşiyan Mezarlığı'nda defnedildi.

Yıl; 1998...
Sönmez Köksal'ın MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) müsteşarlık görevinin yeni sona erdiği günlerdi.
O günlerin birinde; istihbarat geldi. Yeniköy'deki bir restoranın kapısından girerken, içeriden çıkan birkaç meslektaşımla karşılaştım.
"Boşuna girme, sadece Filiz Akın ile MİT'in eski müsteşarı Sönmez Köksal var. Fotoğraf çektirmezler" dediler.
Geri dönüp, sahildeki diğer mekânları kolaçan etmek üzere Bebek'e doğru yöneldim.
10 - 15 dakika sonra; "İyi de gidip bir sorsaydım. Neden hemen geri döndüm ki" diye hayıflandıktan sonra tekrar Yeniköy'e yöneldim.
Restorandan içeri girip, Filiz Akın ile Sönmez Köksal'ın oturduğu masaya doğru ilerledim. Yanlarına vardığımda titrek bir sesle fotoğraflarını çekip - çekemeyeceğimi sordum.
Sönmez Köksal, izin verdikten sonra teşekkür ederek "İyi akşamlar. Afiyet olsun" dileğimle yanlarından ayrılıyordum ki...
Sönmez Köksal'ın; "Geldin, izin istedin. Biz teşekkür ederiz" cümlesine, Filiz Akın; "Evet, biz teşekkür ederiz" cümlesini ekledi.
O anda; "Öpebilir miyim efendim" diyerek Filiz Akın'ın eline uzanıp öptüm. Akın da yerinden kalkıp, yanaklarımdan öptü.
Hem fotoğrafı çekmiştim hem de Filiz Akın, beni öpmüştü. Kendimi çok iyi hissetmiştim.
Sonraki zamanlarda; çeşitli davetlerde karşılaştığım Filiz Akın ile sohbet etme, birkaç kez de röportaj yapma olanağım oldu.
REKLAM
2006'da Süleyman Demirel Üniversitesi; Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın'a fahri doktora ünvanları verdi.
Töreni haberleştirmek için ben de Isparta'ya gittim.
Gerek uçak yolculuğunda, gerekse Isparta'da ettiğimiz sohbetler, hayatımın en keyifli ve öğretici anlarındandı.
Uçak yolculuğu sırasında yukarıdaki fotoğrafı çektirdikten hemen sonra Fatma Girik, her zamanki muzipliğiyle sordu; "Akranın ve bekâr olduğumuzu farz et. Hangimizle evlenmek isterdin?" Gülerek; "Hiçbirinizi diğerinden ayıramam. Birinizden boşanır, diğerinizle evlenirdim. Böyle sürer giderdi..." dememle Filiz Akın, Fatma Girik'in muzipliğine katkıda bulunarak; "İlk benimle evlen" dedi...

2013'te basın danışmanı Bircan Silan Usallı'yı arayıp Filiz Akın'ın Habertük okurları için bir yazı yazmasını rica ettiğimi söyledim.
Her zamanki nezaketiyle "Tabii, yazarım. Hangi konuda olsun?" demiş.
"Kendisi nasıl isterse" şeklinde haber gönderdim.
Maldivler'e taksitle gidebildiklerini dile getirdiği bir yazı gönderdi. Filiz Akın gibi kariyerli bir oyuncunun tatile neden taksitle gittiği gündem olmuştu.
Yazı, şöyle başlıyordu; "Yeni yılın ilk günlerinde neredeyim ve ne için? Bilin bakalım; Maldiv ilanlarına bakıyorum. Aman Allah’ım yılbaşında (doğum günüm de 2 Ocak ya) çoğunda yer yok hem de çok çok pahalı. Hani artistlerin her şeye kolayca erişebilecek şekilde kazandıkları zannedilir ya - ben Maldivler’e gelebilmek için 70 yıl bekledim. Hay Allah, işte ağzımdan kaçırdım hiç hoşuma gitmese de 70 yıl oluvermiş dünyaya ayak basalı. Kendimi hiç öyle hissetmiyorum halbuki."

"Kendimi hiç öyle hissetmiyorum halbuki" cümlesinde olduğu gibi Filiz Akın, her zaman hayat doluydu. 2002'de yakalandığı kanserle mücadele ederken bile her daim hayat doluydu. Yaşadıklarını, kanserle mücadelesi sırasında çektiği acıları kimseye yansıtmadı.

Çünkü hayattaki en büyük korkularından biri, başkalarına yük olmak, hayatlarına olumsuz enerji vermekti.
Bunun son örneğini de yakın zamanda şöyle diyerek göstermişti; "Yaşayacaksam kaliteli yaşayayım, eğer bağımlı olacaksam ve bitkisel hayata gireceksem öleyim. Eşimle birbirimize vasiyet ettik, eğer öyle bir durum doğar ve ötenazi hakkı tanınırsa bunu kullanma sözü verdik. Kalitesiz bir yaşam olacaksa misafirlik bitsin. Ötenazi hakkı verilirse kullanırım ama sevgi alışverişini yapabilirsem yaşamayı tercih ederim. Elbette beni hayata en çok bağlayan şey sevgi ve sizlerin duası. Herkese günde en az 10 dakika spor yapmalarını öneriyorum ve tabi şekerden uzak durmalarını. Kanser bile şekeri çok seviyor. Yaşamayı seviyorum ama bu kaliteli bir yaşam olmalı. Eşimle ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda B12 gibi bazı vitaminlerin takviyesini alıyoruz. Hormonlu gıdalardan ve temizlik gibi pek çok alanda kullanılan kimyasallardan uzak durmaya çalışıyoruz."

Filiz Akın, 2018'de Şahdamarındaki tıkanıklığın açılması için bir operasyon geçirdikten sonra evinde dinlenmeye çekilmişti. Röportaj yapma ricasında bulundum.
Her zamanki yüksek nezaketiyle yine kırmadı.
Röportajda, şöyle demişti; "Hayat çok kısa, öyle böyle derken belirli bir yaşa geliveriyorsunuz ve maalesef 'Bu provaydı şimdi esas çekime geçelim, ben hazırım' diyemiyorsunuz."

Filiz Akın, birçok kez çeşitli dergilerin kapağında yer aldı.
• C. Pavese’nin ‘Hayat, yaşantı aramak değil, kendimizi aramaktır’ sözünden yola çıkacak olursak hayatınızda aradığınız kendiniz, her defasında karşınıza nasıl çıktı?
Bu sorunun cevabının sorularınıza cevap verdikçe ortaya çıkacağını umuyorum.

1971 yapımı 'Emine'de Filiz Akın'ın rol arkadaşlarından biri Ekrem Bora idi...
• Albert Einstein; "Hayatı yaşamanın iki yolu vardır. Biri; hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri ise her şeyin mucize olduğunu düşünmek" demiş. Siz hangi şekilde yaşıyorsunuz?
Albert Einstein gibi bir dâhiye katılmamak mümkün değil. Çünkü bilimsel olarak hayata gelişimiz bile bir rastlantı. Annemizi, babamızı seçmedik hatta kendimizi bile... Tabiatın işleyişindeki tüm temel ihtiyaçlarımız ve de üreme olgusu gibi hayatın başlamasındaki bütün detaylar o kadar baş döndürücü ki... Hayat hakikaten bir mucize. Hem genetik haritamız atalarımızdan hem de anne babadan aldığımız kromozomlarımızla şekillenen bilgisayar gibi belirli bir potansiyelle doğduğumuzu düşünürsek... Sonrası yaşam ilerledikçe bu mucizede ŞANSlı olanlar var ya, onlar da hep (yaşama anlam verecek bir kapasiteye); AKIL ve gayret katarak ulaşıyorlar sanırım.

• Hasan Basri de demiş ki; "Dünya üç gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarının geleceği belli değil. Öyleyse bugünün kıymetini bil." Siz, bugünün kıymetini bilmek için neler yapıyorsunuz?
Sanatla, felsefeyle ilgili entelektüel çalışmaları olan insanların yaşananlarla, hayatla, düşüncelerle ve neticeleriyle hep sorunları olmuştur. Bu da onları yaratıcı olmaya iter. Çok doğru ama sağlık söz konusu olunca pozitif düşünce, iyileşme veya sağlıklı kalma açısından olumlu, sevecen yaklaşım; serotonin, dopamin ve en önemlisi de hastalıklara karşı direnci artıran endorfin salgılanmasına sebep olur. Bunun da çok hayati önemi olduğuna inanıyorum. İnsan yaş aldıkça pek çok şey öğreniyor. Ben şahsen başkalarının fikirlerini, röportajlarda, kitaplarda önemli bulduğumda hep aklıma not ettim. Hayat çok kısa, öyle böyle derken belirli bir yaşa geliveriyorsunuz ve maalesef ‘Bu provaydı şimdi esas çekime geçelim ben hazırım’ diyemiyorsunuz. Teknolojiyle ve iletişim aletleriyle o kadar hızlı değişiyor ki hayat belki bunları tamamen geçersiz demode olmadan ‘Hayatın provası yok’ diye bir kitapla paylaşırım, bilmiyorum.

• Charles Darwin’den devam edelim; "Yaşam bir şölendir. O şölene birçok kişi çağrılsa da masaya oturmayı başaranlar pek azdır." Siz, masaya oturanlardan mısınız?
Hayatın tamamen bir şölen olduğunu söyleyemeyiz. Acı dönemler de var, mutlu anlar da. Masaya oturmuş biri olarak şunları söylemek isterim: Her nefeste; ailem, dostlarım, sevdiklerim ve tüm sevenlerimin varlığı için şükrediyorum...

Ne yazık ki sağlığı 'Hayatın Provası Yok' kitabını yazmaya izin vermedi.
Filiz Akın ile bu röportajdan birkaç ay sonra bir yardım etkinliğinde karşılaştık. Davet alınca; "Hastayım, yorgunum" demeyip kalkıp yardım etkinliğine katılmıştı.
Kuliste sohbet ederken şöyle bir soru sormuştum; "Hayattan korktuğunuz anlarda neler yaptınız, neler yapıyorsunuz?"
Şöyle cevap vermişti; "Hayattan korkmamak için iyi ve güzel şeyler yapmaya çabalıyorum. Onları da yaptığın zaman hayat, çok güzel oluyor.

2 Haziran 1943'te Ankara'da dünyaya gelen Filiz Akın, lise öğrenimi sonrasında hem Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji bölümünde okuyordu hem de bir turi̇zm acentasında çalışıyordu.
1962'de arkadaşı Oya San'ın annesinin ısrarıyla fotoğraf gönderdiği Artist Mecmuası'nın düzenlediği yarışmada birinci oldu.

Filiz Akın'a yarışmayı kazandırarak oyunculuğa başlamasına vesile olan fotoğrafı...
Oyuncu olma adına bir niyeti olmayan Filiz Akın, kazandığı ödülün karşılığı olan 'Akasyalar Açarken'de rol almak istemedi. Dergi yöneticileri, ikna etmek için İstanbul'dan Ankara'ya gitti. Yine kabul etmedi. En sonunda ikna etme görevini aynı zamanda Fatma Girik'in hayat arkadaşı olan 'Akasyalar Açarken'i yönetecek Memduh Ün üstlendi.

'Akasyalar Açarken'
Memduh ün, Ankara'dan Filiz Akın'ı ikna etmiş halde döndü.
Bir süre sonra sonra annesiyle birlikte İstanbul'a gelen Filiz Akın, Göksel Arsoy ile birlikte kamera karşısına geçerek ışıltılı oyunculuk kariyerine başladı.

'Sözde Kızlar' (1971)
Filiz Akın, 1975'te Natuk Baytan'ın yönettiği, Cüneyt Arkın ile başrolü paylaştığı 'Babaların Babası' ile henüz 29 yaşındayken, yılda 9 film ortalamasıyla oyunculuğu bıraktı.

• Film... 116
• Ödül... 23
• Yazdığı Kitap... 4
• Hakkında Yazılan Kitap... 2
• Lisan... İngilizce - Fransızca

• Anneannesi Halime hanım, Atatürk’ün kıyafet seçimlerinde fikrini aldığı kişilerdendi.

ADI SOKAĞA VERİLDİ
• Ankara Beypazarı’nda 3 yaşına kadar yaşadığı sokağa adı verildi.
• TED Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesi.

Bir hafta içinde; önce Şinasi Yurtsever, ardından Osman Sınav ve son olarak Filiz Akın'ın kaybı, büyük üzüntüye neden oldu.

Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Sessiz Gemi' adlı şiirinde olduğu gibi, artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden bir gemi kalkıyor limandan. Geride kalanlar, bir hayli elemli, gözleri hep nemli...
