USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kıbrıs

Sınırları aşan bir Kıbrıslı Türk:Raşit Pertev

Kıbrıs Türk kamuoyu Raşit Pertev’i, Ocak 2004’te 1. Talat hükümetinde Demokrat Parti’den Tarım ve Orman Bakanı olarak atanmasıyla tanıdı. Yükseköğrenimini İngiltere’de Cambridge ve Londra Üniversitelerinde…

Sınırları aşan bir Kıbrıslı Türk:Raşit Pertev
13-04-2025 13:05

Kıbrıs Türk kamuoyu Raşit Pertev’i, Ocak 2004’te 1. Talat hükümetinde Demokrat Parti’den Tarım ve Orman Bakanı olarak atanmasıyla tanıdı.

Yükseköğrenimini İngiltere’de Cambridge ve Londra Üniversitelerinde tamamladıktan sonra başladığı uluslararası kuruluşlardaki çalışmalarına ara verip KKTC kabinesinde görev alan Pertev, ardından 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın müzakerecisi olarak Kıbrıs sorununun çözümünde aktif rol üstlendi. Pertev, kurduğu Halk Partisi ile kısa bir süre ülke siyasetine parti başkanı olarak da katkıda bulundu.

2009’dan sonra yeniden uluslararası kariyerine dönen ve halen Dünya Bankası’nın Çad’da Ülke Temsilcisi olarak çalışmaya devam eden Raşit Pertev, sınırları aşan, dünya çapında işlere imza atan bir Kıbrıslı Türk…

Dünya Çiftçiler Birliği Federasyonu Genel Sekreter Yardımcılığı, BM Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu Genel Sekreterliği, BM Yönetim Organları Genel Sekreterlikleri Kurulu Başkanlığı, Uluslararası Finans Kuruluşları Genel Sekreterler Kurulu Başkanlığı, Dünya Bankası Komorlar Ülke Temsilcisi, Dünya Bankası Uganda ve Burundi tarım ve kırsal kalkınma programları yönetimi, Dünya Bankası Çad Ülke Temsilciliği, Pertev’in üstlendiği uluslararası görevler…

Aynı zamanda şair de olan Raşit Pertev’in yayınlanmış dört şiir kitabı bir de romanı var. Hatta Makedonya Yazarlar Birliği, 2009 yılında Pertev’in şiirlerini ‘Yüzyılın Ozanı’ adı altında Üsküp’te bir kitap olarak iki dilde yayınlamış. Daha çok bilinen ise Kıbrıs’ın dramlarından biri olarak geçen, 1964’te Larnaka’dan hareket eden otobüste bulunan 11 kişinin kaybolmasının hikayesinin anlatıldığı “Kayıp Otobüs” belgeseli… Çocukluğundan itibaren içinde taşıdığı bu olayı 2007 yılında önce bir şiire, sonra Ahmet Okan ile müziğe, sonra da kardeşi Fevzi Tanpınar’la birlikte belgesele dönüştürmüş.

2020’den beri sürdürdüğü Dünya Bankası Çad Ülke Temsilcisi görevi yakında tamamlanacak olan Pertev, bir mahrumiyet bölgesinde çalıştığından, Kıbrıs’a, kendi evine her iki ayda bir dinlenme izniyle dönebiliyor…

Raşit Pertev, Kıbrıs’ı son ziyaretinde, TAK muhabirinin, uluslararası iş hayatı deneyimleri ve geçmişte KKTC’de üstlendiği görevlerle ilgili sorularını yanıtladı.

Raşit Pertev, Cambridge Üniversitesi Ekonomi Fakültesi ve Londra Üniversitesi Kalkınma Ekonomisi bölümlerinden yüksek lisans mezunu…

Kariyerinin ilk yıllarında 1987-2000 döneminde Paris’te, Dünya Çiftçiler Federasyonu IFAP’ta Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştı; federasyonun kalkınmakta olan ülkelerdeki politikalarını ve programlarını yönetti.

O yıllara ilişkin deneyimini “Farklı düşünen ve bazen de birbiriyle kavgalı olan yüze yakın ülkenin çiftçi sendikaları arasında fikir birliği sağlayabilme sanatını öğrendim. Üst düzey uluslararası müzakerelere dünya çiftçilerinin resmi temsilcisi olarak katıldım.” diye anlatıyor.

Pertev, 2010-2013 arasında Dünya Bankası’nın hem Uganda, hem de Burundi’deki tarım ve kırsal kalkınma programlarını yönetti.

2013-2017 yıllarında Birleşmiş Milletler Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nun (IFAD) Genel Sekreterliği’ni üstelenerek Roma’da çalışan Pertev, bu örgütün karar organlarını, genel kurullarını ve diplomatik ilişkilerini yönetti. Bu üst düzey görevi vesilesiyle BM Yönetim Organları Genel Sekreterlikleri Kurulu Başkanı (2014-2015) ile Dünya Bankası ve IMF’nin de üyesi oldukları Uluslararası Finans Kuruluşları Genel Sekreterler Kurulu Başkanı (2015-2016) görevlerini de üstlendi.

Pertev, 2017’de IFAD Başkanlık seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti resmi başkan adayı oldu; 30 ülkeyi ziyaret ederek Türkiye’nin finanse ettiği bir seçim kampanyası geçirdi. Ona destek için TC Tarım Bakanlığı Roma’ya özel uçak kaldırdı. Bu dönemi “Çok önemli bir uluslararası deneyimdi.” diye tanımlıyor Pertev… “Türkiye’nin resmi adayıydım ancak Kıbrıs Rum tarafı da bana oy verdi ve yanımda durdu.”

Komorlar’da 2017-2020 yıllarında Dünya Bankası Ülke Temsilcisi olarak görev alan Raşit Pertev, buradaki görevini “Komorlar, Hint Okyanusundaki volkanik adalardan oluşan bir ülke. Orada görevim sırasında yaptığım katkılarla ülkeyi düşük gelir seviyesinden orta gelir seviyesine çıkarmış olmakla tanınıyorum.” diye anlattı. Pertev, bu katkılarından dolayı en yüksek devlet nişanını alarak şövalye unvanına layık görüldü.

Pertev, 2020’den beri, Dünya Bankası’nın Çad Ülke Temsilcisi olarak bu Afrika ülkesinde çalışıyor ve Dünya Bankası’nın Çad’daki uluslararası kalkınma programları ve politikalarının toplamını yönetiyor.

– “KKTC bütçesinden biraz daha fazla bir yatırım portföyü yönetiyorum”

Bu göreviyle Çad’da diplomatik misyon şefi sıfatı da taşıyan Pertev, “Çad’da bizzat yönettiğim yatırım portföyünün büyüklüğü ise yaklaşık 3 milyar dolardır. Yani karşılaştırırsak, KKTC yıllık bütçesinden biraz daha fazladır ve tamamı hibelerden oluşmaktadır.” diye konuştu.

– Çad nasıl bir ülke?

Bir Kıbrıslı Türk’ün bir Afrika ülkesinde çalışmasının çok yaygın bir deneyim olmadığını düşünerek Çad’a, orada çalışmaya ve günlük hayata dair sorular da yönelttim Pertev’e…

“Çad, askeri darbeler, savaşlar ve periyodik açlığın hüküm sürdüğü Sahel bölgesinin ortasında bir ülke. Orası bir mahrumiyet bölgesi olduğundan her iki ayda bir Kıbrıs’a, kendi evimize iki haftalığına dönme hakkımız var. Kıbrıs’ta yaşayıp görevli olarak yurt dışında çalışmak elbette kolay olmuyor. Sürekli valiz açıp kapatma ve uzun yorucu yolculuklarla dolu bir hayat oluyor.

– “Kurşun geçirmez arabalar kullanmak zorundayız”

Çad’daki hayat konusuna gelirsek, sosyal hayat güvenlik sorunlarından dolayı kısıtlayıcı bir çerçevede yaşanılıyor, hareketlilik her zaman kontrol altında ve hatta kurşun geçirmez arabalar kullanmak zorunda kalıyoruz.

– Sıcak ve toz

Doğal koşullara gelirsek, orada sadece yaz mevsimi hüküm sürüyor. Yılın bir yarısında sıcaklık 30 derece üzerinde, diğer yarısında da devamlı 40 derece üzerinde. Zaman zaman kum fırtınaları oluyor ve burada ‘Afrikadan toz bulutu geldi’ deniliyor ya. İşte o toz bulutlarının esas kaynağı Sahel bölgesi ve biz tam onun ortasında bulunuyoruz. Bilhassa kurumuş Çad gölünden kalkan tozlardan dolayı hava iki üç ay boyunca sis görünümünde, kum yüklü ve solunması da sağlığa zararlı nitelikte.”

Raşit Pertev, Afrika’nın aslında hızla gelişen bir bölge olduğunu belirterek “Hafife almamak gerekiyor. Nijerya, Senegal, Kenya gibi ülkeler zaten şu anda güçlü ekonomik merkezler haline geldiler. Önümüzdeki on yıl içerisinde de onlarca Afrika ülkesi ekonomik yönden daha da güçlenip zenginleşecek.” değerlendirmesinde bulundu.

– Çad’daki görevinin detayları…

Halen görev yaptığı Çad’ın, son otuz yılda savaşların ortasında kalmasından dolayı elindeki önemli petrol ve altın kaynaklarına rağmen şu an geride kalsa da bu ülkenin de geliştiğini kaydeden Pertev, yürüttüğü işlerin detayları hakkında da bilgi verdi:

“Çad’da yönettiğim yatırım portföyü çoğunlukla, eğitim, sağlık, karayolları ve altyapı, temiz enerji, tarım, hayvancılık, sulama ve içme suyu temini gibi sektörlerde bulunuyor.

Öncülüğümle temiz enerjiye yapılan 460 milyon dolarlık yatırımla, şehirlere, yerleşim yerlerine, sağlık merkezlerine, okullara elektrik gitmeye başladı. Sağlık merkezlerine yapılan yatırımlarla önceden yüksek oranda olan anne ve bebek ölümleri önleniyor. Karayla çevrili Çad’ı hem Kamerun’a hem de Nijer’e güzel kara yollarıyla bağlama çalışmalarına başladık. Aslında güzel sonuçlar saymakla bitmiyor. 2022’de Şari nehrinin su seviyesinin yükselmesiyle başkentin üçte biri sular altında kaldı yerleşim alanları etkilendi. Ben durumun tekrar yaşanmaması için inisiyatif aldım. Drenaj sisteminin ve motorlarının güçlendirilmesi, setlerin çekilmesi gibi bir dizi önlem başlattık ve bu yıl su seviyesi daha yüksek olmasına rağmen yeni bir felaketi önleyebildik. Sudan’dan gelen 1 milyona yakın göçmene yardım ettik. Geçen yıl kurak mevsimde de 850 bin kişiyi açlıktan kurtardık. Kararımda direnmeyip müdahale etmeseydim en az 200 bin bebek ölecekti. Evet iki yüz bin. Dile kolay. Kurtardığımız o bebekleri arazide görmek büyük bir mutluluktu…”

– En büyük zorluk güvenlik

Pertev, Çad’daki hayatının zorluklarına değinirken, en başta güvenlik geldiğini vurguladı.

Her güne, ülkenin hem siyasi hem de güvenlik analizini içeren bir toplantıyla başladığını ifade eden Pertev, “Hem benim hem de 70’e yakın personelimin ve ülkeyi ziyaret eden misyonlarımızın kulağı tetikte. Beklenmedik bir anda meydan bazukalarla yüklü askeri araçlarla dolabiliyor ve her taraf savaş meydanına dönebiliyor.” dedi.

Peki, 2600 kilometre uzaktan, Çad’dan Kıbrıs’a bakmak nasıl?

“Afrika’da Kıbrıs pek bilinmiyor. Türkiye ise rağbette. Türkiye’nin Afrika ile bir sömürgecilik geçmişi olmaması daha sağlıklı ve eşitlikçi bir ilişki yaratmış. Saygınlığı var… Kıbrıs’ı, Kıbrıs Türk tarafını bilenler ise tek tük Kıbrıs’ta okumuş birkaç Afrikalı öğrenciden oluşmakta.”

Yaşamının büyük bölümünü farklı ülkelerde geçiren ancak Kıbrıs’tan hiç kopmayan Raşit Pertev, en çok eşiyle birlikte Kıbrıs’taki evinin bahçesinde oturup zeytin ve alıç ağaçlarını seyretmeyi sevdiğini söyledi.

Bir kalkınma uzmanı gözüyle KKTC’ye dair değerlendirmelerde de bulunan Pertev, 2004-2005 yıllarında Tarım, Orman ve Enerji Bakanı’yken yaptığı birçok reformun sapasağlam yerinde durduğunu belirtti; zeytine verilen değerin ve zeytin ağacı sayısının artmasını; zeytin ve zeytinyağı sektörünün gelişmesini ve sütte sağlıklı bir taşıma sistemi olan soğuk zinciri örnek gösterdi.

Pertev, şöyle konuştu:

“Reform yapmak, öncülük edip risk almayı gerektirir. Bu reformu yapabilmek için devlet kurumlarının, çiftçilerin, süt imalatçılarının, sanayi sektörünün, bankaların bu reformu kabullenmesi, aralarında anlaşması ve eşgüdüm sağlaması gerekiyordu. Eğer o zaman öncülük etmeyip o zorlu reformu yapmamış olsaydım, bugün hijyen ve sağlık kriterlerini karşılayamayacak ve bir kilo hellim bile ihraç edemeyecektik.”

Pertev, meyve ve sebzelerde pestisit kalıntısı ölçümlerinin de kendi bakanlığı döneminde başlatıldığını, üzümlerde yüksek kimyasal kullanım vakaları yaşanan o günlerde önceliğinin halkın sağlığı olduğunu vurguladı. Bundan hem aynı kabinedeki bakanların hem de muhalefetin rahatsız olduğunu kaydeden Raşit Pertev, “Yılmadım ve bir adım bile geriye adım atmadım. Gıdalardaki pestisit ve kimyasal kalıntı gibi konular çoğunlukla bile bile işlenen ve sonra da ört bas edilmeye çalışılan, siyasi ve mali kâr güden merhametsiz davranışlardır.” diye konuştu.

Pertev, bir anısını da paylaştı:

“Bir defasında da müdürlerimden biri telaşla odama girip Mağusa Limanı’na kimyasal kalıntısı çok yüksek buğday geldiğini söyledi. Bana ne yapmamız gerektiğini sordu. Ya geri yollayın ya da imha edin dedim. Müdür biraz ezilip büzüldü. ‘Sayın Bakan’ dedi, ‘İsterseniz karıştırırız’. Meğerse yıllardır usül buymuş. Zehirli buğdaylar yurt dışından geliyor, temiz buğdayla karıştırılıp kalıntı oranı biraz düşürülüp iç piyasaya sürülüyormuş. Yasakladım ve bir daha yaptırmadım. Bakanlığım sonrası neler oldu bilemem.”

– “Reformlar çoğunlukla yapılmamış, bu beni üzüyor”

Raşit Pertev, ülkeye dair uzaktan gözlemlerini şöyle ifade etti:

“Öte yandan, son yirmi yılda, KKTC ekonomisindeki tüm sektörlerde ve genelde devlet işleyişinde yapılması gereken onlarca reformların çoğunlukla yapılmamış olduğunu uzaktan gözlemliyorum ve bu da beni üzüyor. Düşünün, Afrika’da enerjiye bunca yatırım yapıp Boğaz’daki evime dönüyorum. Eskiden olduğu gibi hala elektrikler kesiliyor. Kolayca çözümlenebilen sorunlar bir türlü çözümlenemiyor.

Bugün, az gelişmiş ülkelerde bile durmadan yeni reform paketleri konuşulup uygulamaya konulurken, Kuzey Kıbrıs yerinde sayıyor, sağdaki ve soldaki partiler ise göreve geldiklerinde başka konulara odaklanıp gerekli adımları atmıyorlar.

Afrika ülkeleri dahil bütün dünya ülkelerinin ilerleme modunda olduğunu, yerinde saymak ile geriye düşmenin eşanlamlı olabileceğini unutmamalıyız.”

Pertev, Dünya Bankası’nda Türkiye ve Hırvatistan’da tarım ve kırsal kalkınmadan sorumlu kıdemli tarım ekonomisti görevinde bulunduğu Ocak 2004’te bakanlık teklifini, Kıbrıs’ın tarihi süreci içinde önemli bir rol oynama fırsatı olarak gördüğü için kabul ettiğini belirtti.

“Bu tarihi dönemeçte Annan Planı Referandumunu benim de içinde olduğum Bakanlar Kurulu hazırladı ve onayladı.” diyen Raşit Pertev, dinamikleşen bakanlıkta AB müktesebatına hazırlık çalışmaları yapıldığını, personelin yoğun İngilizce kursu aldığını hatırlattı.

Pertev, Brüksel’de Avrupa Komisyonu merkezinde kabul edilen ilk Kıbrıslı Türk bakan olması yanında Avrupa Birliği Tarım ve Gıda Komiseri Franz Fischler’i de KKTC Tarım ve Orman Bakanı sıfatıyla Kuzey Kıbrıs’ta ağırladığını, tarım ve hayvancılık alanlarını gösterdiğini kaydetti ve ekledi:

“Bu dönem, toplumun kendi geleceğine ve değişimlere sevinç ve umutla baktığı bir dönem oldu. Annan Planı gerçekleşmeyince toplum, bir süre daha o modernleşme ivmesine bel bağladı. Sonra da eski hallere geri dönüldü. Dönülmeyebilinirdi ancak siyasi iradeyi o zaman elinde tutanların kararı bu doğrultuda oldu.”

– Kıbrıs sorunu… Müzakerecilik

Pertev, Nisan 2005’te Bakanlık görevinden sonra Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı ve Baş müzakereci olarak atanınca, 2005-2007 yıllarında kendini Kıbrıs sorununun tam ortasında önemli bir rolde bulduğunu söyledi.

Bu dönemde, müzakerelerin liderlerin üzerinden değil, baş müzakereciler üzerinden yürüğünü, Kıbrıslı Rum müzakereci Tasos Conis’le haftada iki-üç kez toplandıklarını anlatan Raşit Pertev, referandum sonrası Crans Montana’ya kadar gidecek yeni müzakere süreci zeminini tanımlayıp başlattıklarını ve güven artırıcı önlemler paketlerini de sıfırdan hazırladıklarını ifade etti.

Bu dönemde sınır kapılarının açılmasında epeyce emeği geçtiğini kaydeden Pertev, mevcut ihaleyi BM’ye iptal ettirip Kıbrıslı Türk ve Rumların ortak oldukları konsorsiyumların katılabileceği yeni bir ihale süreci başlattırıp, Astromerit (Bostancı) kapısının açılmasını sağladığını belirtti.

Pertev, epey zaman harcadığı bir başka zorlu süreç diye nitelediği Ledra (Lokmacı) kapısının açılma sürecinde, basına da yansıyan “köprü krizi” dışında basına yansımayan küçüklü büyüklü krizler yaşandığını söyledi. Hem tarafların ordularının hem Barış Gücü’nün teyakkuzda durduğu bu sorunlu askeri alan içinden güvenli bir geçiş yolu yaratmanın hiç de kolay görünmediğini ifade eden Pertev, şunları anlattı:

– “Kendime düşenin fazlasını yaptığıma inanıyorum”

“Görevden ayrıldığım Kasım 2007 tarihinde geçiş kapısı için altyapı tamamlanmış, bütün teknik, siyasi ve askeri sorunlar aşılmıştı. Kapı açılmaya hazırdı. İki taraf da Rum tarafındaki seçimlerin sonuçlanmasını bekliyordu.

Elbette o dönemde çok önemli bir görev yürüttüm ve bu görevin ayrıntılarını basınla pek paylaşmadım. Önemli olan işin reklamını yapmak değil de, Kıbrıs Türkü için hayırlı olan sonuçlara varmak olduğu inancındaydım. O dönemde Kıbrıs sorunu için ne yapılması gerekiyorsaydı kendime düşenin fazlasını yaptığıma inanıyorum.”

Raşit Pertev, o dönemin, hükümet kanadında tarihi bir fırsatın kaçırıldığı bir dönem olduğu görüşünde…

“Annan Planı olsun ya da olmasın, toplum o dönemde önemli bir değişim fırsatı yakalamıştı. AB olsun ya da olmasın, AB muktesebatına uyum ve modernleşme ivmesi ortada capcanlı duruyordu. Az bir gayretle kurumlar modernleşebilir, kurallar yer edebilir, Rum tarafıyla her konuda rekabette benzer seviyelere gelinebilirdi. Bu fırsat kullanılmayıp çöpe atıldı. Eski düzensizliklere, umutsuzluklara, bozukluklara geri dönüldü. Etik değerler, beceri ve liyakat değil de çıkarcılık, yolsuzluk ve lakaytlık kazandı. Toplum eski haline geri döndü.”

– “Pişmanlığım yok, iyi ki yapmışım”

Gerek bakanlık, gerekse baş müzakerecilik yaptığı dönemlere ilişkin pişmanlığı olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Pertev, “Pişmanlığım yok, iyi ki yapmışım.” dedi ve o dönemde toplumda umudu, değişimi ve geleceği temsil ettiğini belirtti.

Sofralardaki güzel zeytinyağında, sağlıklı süt ve hellimde, Lokmacı (Ledra) ve Bostancı’daki (Astromerit) geçişlerde, iki taraf arasındaki güven artırıcı önlemler gibi daha bir sürü örnekte hâlâ süregelen katkılarının izleri bulunduğunu kaydeden Pertev, “Bunlar elbette sevindirici şeyler.” dedi. Hükümet kanadında yolsuzlukların büyümesi ve reform yanlısı bir çizgiden çıkılmasından dolayı Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevlerinden Kasım 2007’de istifa ettiğini, Ocak 2008’de Halk Partisi’ni kurduğunu hatırlatan Pertev, yolsuzluklara ve siyasi kayırmacılığa karşı kurduğu bu partinin ciddi bir muhalefet yaptığını ve 2009’da Toplumcu Demokrasi Partisi’yle birleştiğini kaydetti.

KKTC’de hizmet verdiği 2004-2009 yılların kariyer ve maddi açıdan bir getirisi olmadığını, hatta bu yılların uluslararası çevre tarafından kayıp yıllar sayıldığını, ancak bu dönemde ülkesine hizmet vermiş olmaktan onur duyduğunu söyleyen Pertev, muhalefetteki iki yılda hem kendisinin hem ailesinin çok hırpalandığını; o zamanki iktidarın hedefi haline geldiklerini ve büyük bedeller ödediklerini de belirtti.

Pertev, 2009 yılında siyaseti bıraktığında, artık uluslararası kalkınma camiasındaki çevresini kaybettiğini; tekrar sıfırdan başlamak zorunda kaldığını” ifade etti.

“Özellikle geleceğini kurgulamak için çabalayan gençlere mesajınız nedir?” sorusunu da yanıtlayan Pertev, gençlerin dünyaya açılıp değişik ülkeleri keşfettiğini, yurt dışına yerleşseler de herhangi bir zaman Kıbrıs’a geri dönme seçeneklerinin açık kalmasının önem taşıdığını söyledi.

Pertev, şunları da ekledi:

“Devletin sorumluluğu, gençlerimizin ve bütün vatandaşlarımızın haklarını saklı tutmak, yedirmemek, herkesin becerilerini ortaya koyabileceği, üretken olabileceği alanlar ve imkanlar sunmaktır. Ondan da öte, devletin sorumluluğu, hukukun üstünlüğünün tartışmasız sağlandığı, kamu ile özel sektörlerin adil ve şeffaf kurallar çerçevesinde yürütüldüğü, dışlayıcı olmak yerine toplumu kucaklayıcı politikaların üretildiği demokratik bir ortam yaratmaktır. Ancak böyle bir ortamda kişiler yaratıcılıklarıyla, üretkenlikleriyle ülkelerine katkıda bulunabilirler ve yeni nesiller başarıyla geleceği inşa edebilirler.”

ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler