USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Özgür Özel'den 'İmamoğlu' örneği ile gazetecilere destek açıklaması

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çağdaş Gazeteciler Derneği Ödül Töreninde konuştu. Özel, İmamoğlu'nun tutuklandığı süreci örnek göstererek gazetemiz yazarı Murat Ağırel ve gazeteci Timur Soykan'a destek çıktı.

Özgür Özel'den 'İmamoğlu' örneği ile gazetecilere destek açıklaması
10-04-2025 21:05

Çağdaş Gazeteciler Derneği 2024 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödül Töreni Ankara'da gerçekleşti.

Törende ödül alan ancak tutuklama talebiyle mahkeme sevk edildiği için törene katılamayan gazeteci Timur Soykan'ın mesajı okundu. Soykan mesajında, "Ödül almak için aranızda olmayı çok isterim ancak şu anda gözaltındayım. BDDK Başkan Yardımcısının düğün skandalı haberimi ödüle layık gördünüz. Şimdi ben BDDK Başkan Yardımcısına takı takan bir kişinin iftiraları ile gözaltındayım. Yargıdaki devlet içindeki bir çete, gazetecilik yapmamızı engellemek istiyor. Ama vazgeçmek yok. Pes etmek yok. Hakikati yazmaya, basın özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Herkese selam olsun, Çağdaş Gazeteciler Derneğine de çok teşekkürler" ifadelerini kullandı.

ÖZEL: UNUTULMAYACAK BİR ÖDÜL TÖRENİ

Timur Soykan'ın mesajının ardından kürsüye çıkan  CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:

“Biraz önce BirGün Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Hanıma ödülü verirken şunu dedim; ‘Herhalde ikimizin de hayatı boyunca en unutmayacağı ödül töreni bu.’ Çünkü benim ödülü vereceğim kişi bugün sabah evinden gözaltına alındı. Aslında bugün saat 11.00’de savcılığın kalemi ile sözleşmişti bu dosya hakkında. Olması gerektiği gibi savcılığa davet edilip ifade verecekti. Geleceğini söylemişti. Arandığında ulaşılamamış değildi. Evindeydi. Ama olay birileri tarafından kriminal bir hale dönüştürülsün diye, tiyatral bir şekle gelsin diye doktor muayenesine giderken koluna girmiş bir polis görüntüsü hepinize, hepimize, herkese gözdağı versin diye, sabah erkenden evinden alındı. Sonra emniyette ifadesi alındı. Sonra savcıya çıktı. Şimdi de tam ödül saatinde bu sefer de tutuklanma talebiyle hakim karşısına çıkıyor. Ben, son dönemlerde yaşananları zaten anlatacak değilim.

Millete en iyi şekilde, halka en iyi şekilde anlatanlar burada. En iyi şekilde aktaranlar burada. Ama memleketin haline bakınca böyle İtalyan mafyasının faaliyetlerini, nasıl iş gördüğünü filan anlatan filmler olur. Onlardan birinin setinde olsak bazı şeyler abartılı olur. Yani mesela Cumhurbaşkanlığı seçimine dair olarak ana muhalefet partisi yaşananlardan ötürü artık erken seçim talebini daha belirgin, iddialı bir şekilde ortaya koymak için adayımızı belirleyeceğiz diyor. Bunun için de üyelerimizle ön seçim yapacağız diyor. İsmi geçen adaylardan bir tanesi, en popülerlerinden bir tanesi, ‘Ön seçime gireceğim’ diyor. Ön seçim adaylık başvurusunu verdiği gün bir başvuru daha yapılıyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, İstanbul Üniversitesi’ne, ‘35 yıl önce ilanla davet ettiğin, 31 yıl önce diplomasını verdiğin öğrencilerin diplomasını iptal et. İptal ederken de acele et. Çünkü bu diploma çeşitli kamu kurumlarında, örneğin Yüksek Seçim Kurulunda da kullanılabiliyor’ diyor. Bir yanda Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim başvurusu, öbür tarafta aynı gün, ne bir kaç gün önce, ne birkaç gün sonra. Adaylık için gerekli diplomanın 35 yıl sonra iptali için YSK göndermeli bir başvuru. Aday ön seçime girecek. Ön seçimden tam dört gün önce o saatte gelip evden alıyorlar. Dört gün içeride tutuyorlar. Sandıklar açılırken emniyetteki hücrenin kapısı açılıyor. Tutuklama talebiyle götürüyorlar. Millet onu Cumhurbaşkanı adayı olarak seçerken onlar da o gün alıp Silivri cezaevine koyuyorlar.”

"TAM O SAATTE MAHKEMEYE SEVK EDİYORLAR"

“Timur Soykan’a haberinden dolayı bugün ödül verilecekken tam o saatte mahkemeye sevk ediyorlar. Bu kötü İtalyan mafyasını anlatan filmlerden daha iyi bir filmi, böyle memleketi film setine çevirmişlerin elindeyiz diyoruz. Memleketi utanmadan, sıkılmadan distopik romana çevirdiler. Çağlayan Adliyesinde iyi hal indirim kostümü kiralanıyor 2 bin liraya. 3 bin liraya kaçak kiralıyorlardı. Sonradan Adliye Vakfı, ‘Bunu biz yapalım, hiç olmazsa makbuz keselim. Gelir elde edelim’ diye üstüne aldı. Kadını dövmüş, öldürmüş, cinayet işlemiş. İyi halden yararlanmak için son duruşmada bir tane elbise bir kravat gerekmiş, onu da devletin adliyesinde kiraya veriyorlar ki hakim beyin gözünü boyasın diye. Memlekette PTT çalışanları örgütleniyor adına PTT-SEN koyuyorlar sendikanın. PTT, ihtar çekiyor, marka bizimdir kullanamazsınız PTT ismini diye.

O yüzden artık böyle neye kızacaksın, neye şaşıracaksın, neye delireceksin insanın gerçekten sabrın sonuna geldik. Ödüllerin her bir tanesi, ben de versem buna verirdim tarzında dağıtılmış bu sene. Mutlaka zorla verilen kararlarda bir adım geride kalanlar, herkesin aklının kaldıkları da var. Ama ben bir ülkede bu kadar çok kötülük, bu kadar çok fenalık yapılırken, bu kadar çok suç varken gerçekten bu ödüllerin sahiplerinden, siyaset sırasında ana muhalefet partisi olarak inanılmaz derecede faydalandığımız, yaptıkları haberden destek gördüğümüz ve siyasetimizi yaparken bize yön verdiklerini birebir yaşadım.

Hem Meclis kürsüsünde teker teker depremde yıkılan ve yakınları mağdur olan isimleriyle anılan apartmanların davalarının her hafta dile getirmeye çalışırken hem bölgede milletvekillerimiz yapılan deprem bölgesindeki sıkıntılara aktarırken her sene olduğu gibi sevgili Melike’nin şahane sağlık haberlerinden biriyle yine ürperirken diğer taraftan TRT‘den birilerine işini iyi yapıyorsa buranın ödül verebildiğini görüp onların sürgünde olup ödül alamadıklarını görüp haberin kendi kendini ve vakanın kendi kendini doğruladığına bu kadar şahit oluyorken gerçekten her birisi birbirinden kıymetli.

Rejimin iki yüzlülüğünü, rejimin aslında işte bir tanesi de ödülü veren mülakat mağdurunun torpilini, kire bulaşmışlığını, suça bulaşmışlığını, herkese çıkar örgütü için suç oluşturma falan lekesini, kendi elindeki karayı silmeye çalışırken aslında bir iftirayla neleri yapmaya çalıştıklarını ve hepimizin gördüğü bildiği gibi bir darbe girişiminin içinde gençler tarafından, halk tarafından geri püskürtülmüş başarısız bir darbe girişimi sürecinin içinde olduğumuzu iliğimize kemiğimize kadar hissediyoruz.”

“DEVLETİN VERDİĞİ KÂĞIDI SİYASİ AMAÇLA İPTAL EDİYOR”

“Memleketin cumhurbaşkanı seçme özgürlüğüne darbe yapıyorlar, seçilmiş belediye başkanına darbe yapıyorlar. Türkiye’deki hukuk güvencesine darbe yapıyorlar. 31 yıl önce verilmiş diplomayı iptal edince devlet kendi verdiği bir kağıdı siyasi amaçla iptal edince hangi kağıdın garantisi kalıyor Türkiye’de? Sonra yabancı yatırımcı bekliyorlar. Tapunun mu garantisi var mülk edineceksin? Ya da bononun mu garantisi var günü gelince sana ödeyecek? Hisse senedinin mi garantisi var, gelsin alsın millet, öbür gün satacağım derse yok bunun karşılığı derse. Sonra ekonomi niye kötü gidiyor, niye borçlanıyoruz, niye risk primi yükseliyor niye böyle? Hepsi böyle gözümüzün önünden tam bir yılın film şeridi gibi geçti.”

“MERİÇ TAFOLAR’A ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM”

“Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne ilişkin benim de son bir yıl içinde, içinde bulunduğum 7-8 yıllık çok başarılı bir film şeridinde önemli bir değişim oldu. Her bir ödülü ben de verirdim, ‘Özgür Özel sen bir ödül verecek olsan, çok şahsına münhasır bir yerden bir ödül verecek olsan hangi gazeteciye verirsin’ derlerse 8-9 yıl önce, Demirören Grubu satın aldıktan sonra çalıştığı grubu, attığı fikirden, açıkladığı görüşten dolayı mobbingle işinden ettikleri biri vardı. Sekiz yıl boyunca bana katlandı. Aklımın yarısından fazlasıydı. Yani Manisa Milletvekili Özgür Özel’den CHP Genel Başkanı olduysa burada en çok emeği olan, bu derneğin de bir üyesiydi ve ilk başta gelmek istemediğinde ‘Ben mesleğimi yapacağım başkanım, bana müsaade edin’ demişti.

Olmadı, olmadı. Bulamadı. Mesleğini yapacağı güne kadar bizim yanımıza gelmişti. O aradaki sürede biz Genel Başkan olduk. Genel Başkan ya da Genel Merkezin basından sorumlu kişisi, başdanışmanı olmak yerine ilk fırsatta gazetecilik yapmak üzere aranıza döndü. Ben Meriç Tafolar’a, hepinizin şahsında çok teşekkür ediyorum.”

"TÜM DEMOKRATLAR, OTOKRATA KARŞI MÜCADELE EDECEK”

“İlk günden beri tanıdığım Kıvanç Başkan’ın şahsında bütün dernek üyelerine özellikle bu dönemde Duvar’a çok üzülüyoruz, bir şeyler yapmaya çalışılıyor falan ama maalesef bir ilerleme de olmadı. Sadece iki kişi koca Duvar’dan herhalde NTV’ye girmiş. Onun dışında biz CHP’de dışarıya verilen hiçbir işi dışarıya vermedik. Ve bir olan gazeteci kadromuzu, işsiz gazetecilerle dayanışma için çünkü her biri çok kıymetli arkadaşlar, dokuza çıkardık ve satın alınan hizmetleri içeriden meslektaşlarınız yapıyor. Ümit ediyorum bir gün tekrar Türkiye’de, buradaki gibi gazetecilerle işte yandaş basında, onlara katlanmak zorunda kalanlar, yoksa işte dün akşam Türkiye’de yabancı basının temsilcilerinin ihraç edilmesini savunan Rusya tipi işleri savunan sapkın adamları, özünü kaybetmiş gözü dönmüş adamları meslektaşınız olarak ifade etmek istemem ama Türkiye’de öyle CHP iktidarında falan değil, yani çok belli ki bu seçim bundan sonra demokrasi ile otokrasi arasında olacak.

Bir tercihte bulunulacak. Orada demokrasi tarafında olan kimseden ayrı kalmaya, bizim iktidarımız olacak falan demeye değil, demokratların iktidarı olacak. O demokratların içinde sosyal demokratı, muhafazakar demokratı, milliyetçi demokratı, Kürt demokratı, liberalleri ama kim varsa otokrata karşı mücadele edecek. Biz onlarla birlikte olacağız ve bu ülkede bu baskıcı tek adam rejimini önce değiştireceğiz.”

“GAZETECİLERİN ÖZGÜRCE MESLEĞİNİ YAPACAĞI GÜNLERİ İNŞA EDECEĞİZ”

“Sonra da bu rejimi bir daha şöyle inşa etmeyeceğiz. ‘Bugün onlarındı, ele geçirelim bizim olsun.’ Bir daha kimsenin basını ele geçiremeyeceği bir Basın Kanunu, bir daha kimsenin yargıyı ele geçiremeyeceği bir yargı reformu, bir daha kimsenin siyasete etik dışı işler karıştıramayacağı bir siyasi etik yasası, bir daha Türkiye’yi kimse Avrupa’dan koparamasın diye Greko Kriterleri, bir daha bu yolun geri dönüşü olmasın diye Avrupa Birliği’ne tam üyelik yürüyüşüyle bu ülkede bütün gazetecilerin yeniden özgürce mesleklerini yapabilecekleri günleri inşa edip, ben ümit ediyorum Cumhuriyet Halk Partisi’nde gazetecilik eğitimi gereği yapanların dışında, bir gazetede mesleğini tam olarak yapmak yerine bizde çalışan bütün arkadaşların da birer gazeteye gidip ertesi gün özgürce bizi bile eleştirebilecekleri günler gelene kadar birlikte mücadeleye devam edeceğiz.”

“GENÇLERİN GELECEĞİNİ TEK ADAMA KARARTMAYACAĞIZ”

“Timur Soykan’ın özgürlüğünü ümit ediyorum. Ümit ediyorum bu sefer şaşırtırlar. Ümit ediyorum bir tanesi, savcının talebine rağmen ‘Gerek yok tutuklamaya’ demeye cesaret eder. O cesaret edeni de hepimiz biliyoruz, ertesi gün icra mahkemesine filan sürüyorlar. Ama şundan çok eminim. Bu sefer evet, geçen seneden daha kötüyüz ve daha kötüye gitmeye devam ediyoruz. Ama bu sefer ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde, çoğunluk enerjisi bizde, gençler bizden, biz gençlerden razıyız, insanlar artık sokakları, meydanları, Erdoğan’dan geri aldılar. Geri vermeye hiç niyetimiz yok. Onun çizdiği sınırlar içinde bir muhalefetle, ‘Efendim yabancı basına konuşma, bizi oraya…’ Hayır. Her gün dört tanesine konuşurum.

Eğer bir ülkede darbe varsa, nasıl 15 Temmuz’da çaldı kapımızı, ‘Sizin ilişkileriniz iyi, anlatın dünyaya’ diye. Nasıl bir ülkede darbe, bütün dünyanın konusuysa, nasıl bir ülkede hak ihlalleri, insan hakkı ihlalleri, bir ülkenin meselesi değil bütün dünyanın meselesiyse bunu bütün dünyaya, dünyadaki bütün kurumlara, Avrupa Birliği’ne, Avrupa Konseyi’ne, NATO’ya her yere, Avrupa’da Kanarya Sevenler Derneği varsa kapısını çalabiliyorsam anlatabiliyorsam ona da. Bütün yabancı basına, Japonya’da trende basılan 13 milyon tirajlı gazetelere anlattım. Çin’e anlattım. Bütün dünyadaki yabancı basına bu rezaleti anlatacağız. bu gençlerin geleceğini bu tek adama karartmayacağız. Size söz veriyorum. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.”

ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler