Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, günümüzde internet kullanımının çok büyük bir kısmını sosyal medya mecralarının oluşturduğunu söyledi. Tatlıdil, “Sosyal medya kullanımı; kişilerin iletişim, oyun, bilgi edinme, sörf gibi birçok ihtiyacını karşılamaktadır. Kişiler kullanmakta olduğu sosyal medya platformları aracılığıyla arkadaşlarıyla ve aynı ilgileri olan insanlarla günlük iletişim fırsatları yakalayabilmektedir. Sosyalleşmekten kaçmak ve pasif izleyici olmak isteyen kişiler, sosyal medyayı tercih ettikleri bir liman olarak görmektedirler. Farklı ihtiyaçlara hitap etmesi, sosyal medyayı kişiler için cazip kılmaktadır. Sosyal medya platformlarını muadillerinin yanında daha çekici kılan yönler bu platformları kullanan kişilerin yabancı insanlarla tanışabilmesi, kendilerini daha görünür kılabilme potansiyelleri ve bir bakıma yüz yüze olduğundan daha iyi bir şekilde kendilerini ifade edebilmeleridir” diye konuştu.
REKLAM 2003 VE 2004 YILLARINDAN SONRA ARTIŞ OLDUİnternette sosyal medyayı cazip kılan en etkili dalganın 2003-2004 yıllarından sonra geldiğini belirten Tatlıdil, “Kişilerin sosyal medya platformlarını kullanımları neticesinde ortaya çıkan sosyal medya bağımlılığı açısından yıllar içerisinde kendisini gösteren en etkili dalga; 2003 yılında Myspace platformu ve 2004 yılında Facebook ile birlikte başlamıştır. Bu platformların ortaya çıkmasından sonra sosyal medya siteleri hızlı bir şekilde popüler hale gelmiş ve yayılmaya başlamıştır. Sosyal medya platformlarının ilk ortaya çıktıkları dönemler ve zaman içerisinde yaşadıkları değişim ve dönüşümler, sosyal medyanın kişilerin hayatlarındaki yeri ile ilgili önemli ipuçları verdiği söylenebilmektedir” dedi.
İNTERNET KULLANIM BOZUKLUĞUNUN 9 ÖLÇÜTÜİnternet kullanım bozukluğunun dokuz tanı ölçütü olduğunu ifade eden Tatlıdil, şu şekilde sıraladı: “Zihnin sürekli internet ile meşgul olması, internet bağlantısı olmadığında geri çekilme yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, internette geçirilen süreye ilişkin tolerans geliştirilmesi, internette olmayı kontrol etme girişimlerindeki başarısızlık, problemlere rağmen internet kullanımını sürdürmek, internet dışında kalan önceki ilgi, hobi ya da eğlenceli aktiviteleri yitirmek, disforik duygu durumunu rahatlatmak ya da kaçınmak için internet kullanmak, internette daha fazla kalabilmek için aile üyelerini vb. aldatmak, kandırmak, internette daha fazla zaman geçirmek için önemli ilişkiler eğitim ya da iş fırsatlarını kaçırmaktır.”
"NARSİST KİŞİLER HAYATLARININ HER ANINI PAYLAŞMAKTAN KEYİF ALIYOR"Radyo, televizyon ve gazete gibi kitle iletişim araçlarından farklı olarak sosyal medyada haber ve olayları istenilen zamanda ve anlık olarak takip edebilme imkanının söz konusu olduğunun altını çizen Tatlıdil, “Bu çeşitlilik, kişilerin fikir ve düşünce dünyasını oldukça genişletmektedir. Böylece sosyal medya kullanıcılarının toplumsal, siyasal ve sosyal konularda fikir sunmaları veya mevcut görüşleri takip etmeleri mümkündür. Bu platformdaki katılımcıların büyük çoğunluğunu gençler oluşturmaktadır. Gençler bu platformları iş arama veya yeni iş kurma konusunda da kullanmaktadır. Yapılan araştırmalarda sosyal medya bağımlısı kişiler hakkında birtakım özellikler ön plana çıkmaktadır. Araştırmalarda narsist kişilerde Facebook ve benzeri platformlara karşı bir bağımlılık eğilimi görülmüştür. Çünkü narsist kişiler, kendi hayatlarına ilişkin her ayrıntıyı dünya üzerindeki her şeyden daha önemli bulduklarından Facebook, Instagram ve TikTok gibi ortamlarda anlık olarak kendileriyle ilgili ya da kendilerini yansıtan anları paylaşmaktadırlar” dedi.
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI TEDAVİSİPsikolog Tatlıdil, sosyal medya bağımlılığının tedavisi ile ilgili, şunları kaydetti: “Tedavide hem farmakoterapi hem de psikoterapi yöntemleri önerilmektedir. Farmakoterapi ile tedavi yönteminde antidepresanlar tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra, duygudurum düzenleyicileri -lityum, gabapentin, valproat-, antidepresanlar ve duygudurum düzenleyicilerinin kombine kullanımı ve anksiyolitikler kullanılmaktadır. Ayrıca psikoterapi ile tedavi kapsamında; bilişsel davranışçı terapi, gerekli durumlarda ise aile terapisi yer almaktadır.”