
Geçen ay Riyad’da ABD’nin aracılığıyla yapılan müzakerelerde, Rusya ve Ukrayna, birbirlerinin enerji tesislerini vurmamayı taahhüt etmişti. Fakat son bir haftadır karşılıklı hava (füze ve İHA) saldırıları daha da yoğunlaştı. Bir yandan her iki taraf da birbirini enerji tesislerini hedef almaya devam etmekle suçluyor (gerçi, bu saldırılar eskisi kadar sık değil). Diğer yandansa enerji dışındaki alanlarda birbirlerini vurmaya devam ediyorlar. Cuma akşamı Ruslar, Ukrayna’nın Dnipropetrovsk ilinin Krivoy Rog ilçe merkezini (Zelenski’nin memleketi) İskender füzeleriyle vurdu. Sivillerden 20 kişinin öldüğü bildiriliyor. Rusya, Krivoy Rog’da bir restoranda toplantı halinde olan Ukraynalı ve Batılı askeri yetkililerin hedef alınıp hepsinin imha edildiğini söylese de Ukrayna bunun doğru olmadığını sifade ediyor. Öte yandan, ABD’nin Kiev Büyükelçisi’nin bu olay nedeniyle yayımladığı mesajda Rusya’yı anmadan sadece olaydan üzüntüsünü bildirmesi, Ukrayna yönetiminin tepkisine neden oldu. Pazar sabahıysa başkent Kiev, patlama sesleriyle güne uyandı. Bu sefer de İskender füzeleri Kiev’de çeşitli fabrika ve depoları vurdu. Rusların füze teknolojilerinin savaş içinde evrim geçirdiğini ve son zamanlarda Amerikan Patriot sistemlerinin bile bunun karşısında yetersiz kalmaya başladığını Ukraynalı uzmanlar da söylüyor.
Kara savaşlarındaysa uzun süren bir durgunluğun ardından Ruslar yeniden saldırı şiddetini arttırdı. Rusya bölgeye ek kuvvetler gönderiyor. Şu anda Ukrayna ordusunun genel mevcudunun 800 bin civarında olduğu, buna karşılık Ukrayna cephelerindeki Rus askerlerinin sayısının 650 binden fazla olduğu belirtiliyor. Ukrayna bütün askerlerini doğuya gönderemediği için bölgede genel denge Rusların lehinde. Rusların ayrıca yağış mevsiminin sona ermesini, dolayısıyla toprağın kurumasını bekledikleri, bunun ardından zırhlıların katılımıyla bir bahar taarruzuna girişecekleri konuşuluyor. Rus basınındaki haberler de bunu doğruluyor. Dolayısıyla önümüzdeki haftalarda bölgeyi daha da şiddetli çatışmalar bekliyor.
Zelenski’nin geçen cuma günkü basın toplantısına gittiğimde ona, Ukrayna’nın şimdiki kırmızı çizgilerinin ne olduğunu sordum. Bana Rusya’yla müzakerelere başlamak için hiçbir ön şartlarının olmadığını, fakat ateşkesin genel nitelikte olması ve hiçbir ön şart olmadan yapılması gerektiği yanıtını verdi. Ancak bu yanıt da içinde Rusların kabul etmeyeceği hususlar içeriyor. Herşeyden önce Ruslar barışın olabilmesi için Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçildiğinin hem Ukrayna hem de NATO tarafından onaylanmasını istiyor (bu güvenceye alınmadan yapılacak ateşkesin, sadece Ukrayna’ya güçlenme için zaman kazandıracağını savunuyor). Oysa buna ne Ukrayna yönetimi ne de -Trump’ın Rusya’yla yakınlaşmasından sonra- Ukrayna’nın Rusya’yla çatışmasını destekleyen İngiltere ve Almanya hiçbir şekilde yanaşmıyor. Ukrayna’nın BM nezdindeki büyükelçisi de geçen hafta Ukrayna’nın kırmızı çizgilerinden birinin, hiçkimsenin Ukrayna’nın bir ittifaka girme özgürlüğüne karışmaması olduğunu söyledi. Oysa ki NATO’nun Rusya’yı Ukrayna üzerinden kuşatıp kuşatmaması, Rusya için hayati bir konu. İngiltere ve Almanya’nın da Ukrayna’ya bu konuda geri adım attırmama çabasında olduğunu görüyoruz.
Taraflar (bir tarafta Rusya, diğer tarafta Ukrayna ve İngiltere ile bir diğer tarafta Trump ABD’si) arasında uzlaşma sağlanıncaya kadar savaşın devam edeceği görülüyor.
denizberktay@yahoo.com