İLK YEREL İLETİŞİM KAMPANYASI
Kısaca kendinizden söz edebilir misiniz?
Kadıköy Anadolu Lisesi’nden ve ardından Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. Estée Lauder Şirketleri Türkiye genel müdürü olarak görev alıyorum ve 27 yılı aşkın süredir prestij güzellik sektöründe çalışıyorum. 2011’de Estée Lauder Şirketleri Türkiye’ye Aveda marka müdürü olarak katıldım ve ardından 2018’de M.A.C Cosmetics Türkiye marka müdürü pozisyonuna geldim. 2021 yılında ise M.A.C ve Bobbi Brown marka direktörü olarak görevime devam ettim. Özellikle liderlik ettiğim süreçte, M.A.C Türkiye’nin tamamen yerel olarak geliştirilen ilk iletişim kampanyası olan #GösterRenklerini projesine öncülük ettim. Evliyim ve iki çocuğum var. Ayrıca, aktif bir veteran basketbol oyuncusuyum.
Son yıllarda iş yaşamında sıkça karşımıza yenileyici (rejenaratif) liderlik çıkıyor. Sizce iş yaşamında liderlik süreci iklim değişikliği ile nasıl evriliyor?
Rejeneratif liderlik anlayışı, iklim değişikliği ve çevresel sorunlar karşısında liderlerin yalnızca zararı azaltmaya yönelik değil aynı zamanda doğayı ve toplumu onarmaya yönelik bir yaklaşımı benimsemeleri gerektiğini vurguluyor. Bu liderlik anlayışı, daha yeşil ve sürdürülebilir iş modelleri geliştirmeyi, çevresel etkileri en aza indirmeyi ve toplumsal sorumluluğu birinci plana almayı hedefliyor.
Peki sizin yenileyici (rejenaratif) liderlik süreciniz nasıl gelişti?
Aveda marka müdürü olarak görevde geçirdiğim yedi yıl, yenileyici liderlik konusunda vizyonumu genişletti. Bu alandaki liderlerden biri olarak sektörde öne çıkıyor. İlhamını Ayurveda’dan alan marka B-Corp sertifikasına sahip yüzde 100 vegan ürünler ve minimum yüzde 90 doğal içeriklerle formülasyon yaparken çevresel sürdürülebilirliği her zaman ön planda tutuyor. Minnesota’daki üretim tesisi, güneş ve rüzgâr enerjisiyle çalışıyor ve markanın ambalajları tamamıyla geri dönüştürülebilir malzemelerden üretiliyor. 14 yıl öncesine bu tesisi gezme fırsatı bulduğumda markanın hassasiyetine, doğayı korumak için sarf edilen çabaya ve geliştirilen teknolojiye hayran kalmıştım. Markanın vizyonu ve yaklaşımı bizlere doğa ve toplumla uyumlu, daha derin ve bütünsel bir güzellik anlayışının iş dünyasını nasıl şekillendirilebileceği konusunda ışık tutuyor. Dünya artık kâr odaklı bir başarı tanımından daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Çevreye, insanlara ve topluma duyarlı, onarıcı ve geleceği güvence altına alan bir liderlik anlayışı.
ELC olarak hem küresel ölçekte hem de ülkemizde ne gibi yeşil yaklaşımlar benimsiyorsunuz?
“Güzellikten ilham, değerlerinden güç alan” mottomuzla sürdürülebilirliği iş yapış şeklimizin merkezine koyuyor, küresel çapta etkilerimizi minimize etmeye çalışıyoruz. Değerlerimiz, topluma ve çevreye özen göstererek en yüksek düzeyde bütünlük ve etik anlayışıyla hareket etmemizi sağlıyor. İnsan haklarına saygı göstermeyi, kapsayıcılığı ve çeşitliliği desteklemeyi, biyolojik çeşitliliği korumayı ve çevresel etkileri en aza indirmeyi önceliklendiriyoruz. Ana odaklarımızdan biri, güzellik sektörünün sürdürülebilirlik adına alması gereken en önemli sorumluluklardan biri olduğuna inandığımız ambalajlarda kullanılan plastik, karton ve kâğıtları azaltmak. Bu kapsamda, ambalajlarımızın yüzde 71’i geri dönüştürülebilir/ dönüştürülmüş/kazanılabilir ve yeniden doldurulabilir/ kullanılabilir özellikte ve bu oranı daha da artırmayı hedefliyoruz. Küresel ölçekte en büyük taahhütlerimizden biri, tüm doğrudan ticari operasyonlarımız için yüzde 100 yenilenebilir elektrik sağlamak ve karbon nötr olma hedefimizi 2020 mali yılından bu yana üst üste başarıyla gerçekleştirdik.
OFİSTE YEŞİL ADIMLAR
Sürdürülebilirlik ofis yaşamınızda nasıl konumlanıyor?
Türkiye özelinde en büyük önceliğimiz çalışanlar olarak kendimizi eğitmek. Bu kapsamda yıl boyunca hem farkındalığımızı hem de bilgimizi artıracak çeşitli atölye çalışmaları, söyleşiler ve eğitimler düzenliyoruz. Ofisimizde geri dönüşüm noktası, su sebili kullanımı, su arıtmalı mutfak, enerji tasarruflu aydınlatma gibi sürdürülebilir yaklaşımları benimsiyoruz. Gerçekleştirdiğimiz kurum içi etkinliklerden bir örnek vermek gerekirse; Dünya Okyanus Günü’nü La Mer x Turmepa işbirliğiyle kıyı temizliği yaparak kutladık. Caddebostan Plajı’nda düzenlenen etkinliğe katılan çalışanlarımız 5 bin 800 sigara izmariti ve 60 kg atık topladı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KOZMETİK
Sektörünüz nedeniyle tüketiciler ürünün içeriğini de bir hayli merak ediyor. Geçtiğimiz günlerde ABD özelinde gerçekleşen bir araştırmada özellikle Z kuşağının insan ve doğa dostu ürünleri tercih ettiği ifade ediliyordu. Şirket olarak bu konuda neler yapıyorsunuz?
Günümüzde bilinçli tüketiciler için insan ve doğa dostu içerikler giderek önem kazanıyor. Kurumsal olarak sürdürülebilir içerikler ve şeffaf ürün geliştirme süreçleri konusunda önemli adımlar atıyoruz. Green Chemistry (Yeşil Kimya) platformumuz sayesinde mikro plastik içermeyen, bio-çözünür ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen içerikler geliştirmeye odaklanıyor, formülasyonlarımızda petrol bazlı hammaddelerin azaltılması, sentetik içeriklerin daha sürdürülebilir alternatiflerle değiştirilmesi ve su kullanımının optimize edilmesi gibi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Estée Lauder Şirketleri’nin yeşil kimya metodolojisini kullanarak yapılan gerçek zamanlı analizler ve deneylerle, Aveda kimyagerleri, geleneksel sentetik ve serbest radikal bazlı bir kondisyonlama maddesini, yenilikçi bir alternatif malzeme ile değiştirdiklerinde aynı ürün performansını elde etmek için daha az malzeme kullanabildiklerini keşfettiler. Bu yeni alternatif kondisyonlama maddesinin yüksek verimliliği, yalnızca tüketicilerimiz için son derece etkili olmayı başarmakla kalmadı, aynı zamanda çevreye de somut bir fayda sağladı. Bu değişiklik, beş yıl içinde portföy genelinde 350 bin kg’den fazla malzeme tasarrufu sağladı.
Sizce iklim değişikliğinde en acil üç mesele nedir?
İklim değişikliği küresel bir kriz ve bence karbon salınımını azaltma, su kaynaklarını koruma ve atık yönetimini iyileştirme oldukça aciliyeti olan önemli konular.
Hem kadın bir lider hem de veteran bir basketbolcu olarak gündelik yaşamınızda çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili neler yapıyorsunuz?
Çevresel sürdürülebilirlik konusunda dikkat ettiğim birçok alışkanlığım var. Ailemle birlikte, evdeki atıkları geri dönüştürmek bizim için büyük bir öncelik. Ek olarak, su şişesi yerine su matarası, plastik poşet yerine bez çanta kullanmak gibi küçük ama etkili alışkanlıklarımız hem plastik tüketimini azaltmamıza hem de daha bilinçli bir yaşam tarzı benimsememize yardımcı oluyor. Ailecek vintage giyim tarzını benimsiyoruz. Özellikle oğlumun dolabındaki kıyafetlerin büyük bir kısmı ikinci el ürünlerden oluşuyor. Kullanılmayan eşyaları paylaşmak hem kaynakları verimli kullanmamıza hem de başkalarına fayda sağlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, yemek hazırlarken atık miktarını azaltmak için artıkları değerlendirip mümkünse organik atıkları kompost yaparak bahçemizde kullanıyoruz.
‘AİLECEK VİNTAGE GİYİM TARZINI BENİMSİYORUZ’
Hem kadın bir lider hem de veteran bir basketbolcu olarak gündelik yaşamınızda çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili neler yapıyorsunuz?
Çevresel sürdürülebilirlik konusunda dikkat ettiğim birçok alışkanlığım var. Ailemle birlikte, evdeki atıkları geri dönüştürmek bizim için büyük bir öncelik. Ek olarak, su şişesi yerine su matarası, plastik poşet yerine bez çanta kullanmak gibi küçük ama etkili alışkanlıklarımız hem plastik tüketimini azaltmamıza hem de daha bilinçli bir yaşam tarzı benimsememize yardımcı oluyor. Ailecek vintage giyim tarzını benimsiyoruz. Özellikle oğlumun dolabındaki kıyafetlerin büyük bir kısmı ikinci el ürünlerden oluşuyor. Kullanılmayan eşyaları paylaşmak hem kaynakları verimli kullanmamıza hem de başkalarına fayda sağlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, yemek hazırlarken atık miktarını azaltmak için artıkları değerlendirip mümkünse organik atıkları kompost yaparak bahçemizde kullanıyoruz.
Her konuğumuza bu soruyu soruyorum. Eğer bir bitki olsaydınız hangisi olurdunuz ve neden?
Lavanta olabilirdim. Lavanta, sakinleştirici gücü olan ve pek çok farklı alanda fayda sağlayan çok yönlü bir bitki. Zorlu iklim koşullarına dayanabilir, bunun da benim liderlik yaklaşımımla paralel olduğunu düşünüyorum. Çünkü benim için her koşulda soğukkanlı ve pozitif kalmak, güven vermek çok önemli. Ayrıca, lavanta gibi, insanlar üzerinde kalıcı ve iyi bir etki bırakmanın sürdürülebilir başarı için çok kıymetli olduğuna inanıyorum.