Proje okullarla ilgili tartışmalar, uygulanmasına başlanan 2014 yılından bu yana bitmiyor. En yüksek puanları alan, ülkenin en başarılı öğrencilerinin öğrenim gördüğü liseler, söz konusu yılda, “özel projelerin, uygulamaların yapılacağı okullar” olarak farklı bir kategoriye alındı. 150 okulla başlayan, sayıları 2016’da düşürülse de günümüzde 3 bine yaklaşan bu okullarda yapılanlar, “özel projeler” yerine keyfi, siyasi, liyakate, mesleki yeterliliğe dayanmayan başta müdürler olmak üzere öğretmen atamaları oldu, çok sayıda eğitimci de görevden alındı.
İLKİ 2016’DAYDI
Bu okullara atamaların hiçbir kritere bakılmadan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından doğrudan yapılması, öğretmenlerin sürgüne gönderilmesi, öğrencilerin büyük tepkilerine neden oldu.
Bu okullardaki eylemler, Haziran 2016’da İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin diploma töreninde, müdür Hikmet Konar’ın konuşması sırasında arkalarını dönerek protesto etmesiyle başladı.
Türkiye’nin en “gözde” okullarındaki yöneticiler, “proje okul” uygulamasından önce liselerin vakıflarına da danışılarak yüksek kriterler göz önüne alınarak atanıyordu. “Efsane” müdürleri olan bu okullardaki öğretmenlerin göreve alınmasındaki en önemli ölçütler, “mesleki yeterlilik” ve ülkenin en başarılı öğrencilerini daha üst seviyelere taşıma misyonuydu.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu somut, ölçülebilir kriterler yerine “bakan onayı”nı getirince tüm atamalar “siyasi takdir”le yapılarak okul yöneticileri imam hatip liseleri mezunlarından seçilmeye başlandı ve 10 yıldır tepkiler haklı olarak dinmedi.
Yönetici ve öğretmenlerin “keyfi atanabilmesi için “proje okul” sayısı da arttıkça arttı. Amaç gerçekten özel proje üretmek olsaydı okul sayısı çok az tutulur, bu okullar da ulusal ve uluslararası projelerde yer alır, müdürleri ve öğretmenleri de kafaya göre değil, kurallara göre titizlikle seçilirdi.